2024 yılında Türkiye'de etkili olan şiddetli zirai don olayları, tarım sektöründe ciddi kayıplara yol açmıştır. Meyve üretiminin yaklaşık %25 oranında azaldığı tahmin edilmekte; bu durum sadece bu yıla değil, gelecek yılların üretim potansiyeline de olumsuz yansımaktadır. Bu makalede, son don felaketinin neden olduğu zararlar, alınabilecek önlemler ve üreticilerin karşı karşıya olduğu yapısal sorunlar değerlendirilmektedir.


İklim değişikliğiyle birlikte, Türkiye'de tarımsal üretimi doğrudan etkileyen ekstrem hava olaylarında artış gözlemlenmektedir. Bu olayların başında gelen zirai don, meyve ağaçlarında çiçeklenme ve meyve oluşum dönemlerinde büyük zararlar oluşturmakta; hem rekolteyi düşürmekte hem de ağaçların uzun vadeli verimliliğini tehdit etmektedir. 2024 yılı, bu bağlamda son otuz yılın en ağır don olayına sahne olmuştur.


Üretim Kayıpları ve Bölgesel Etkiler

Malatya başta olmak üzere, Türkiye'nin önemli meyve üretim merkezlerinde ciddi üretim düşüşleri rapor edilmiştir. Malatya Ticaret Borsası verilerine göre:

Manisa bölgesinde ise benzer şekilde üzüm üretimi büyük zarar görmüştür. Beklenen 300 bin tonluk üretim, iki ayrı don olayı sebebiyle 125-150 bin ton aralığına düşmüştür.


Zararın Nedeni ve Alınması Gereken Önlemler

Zirai don, özellikle ilkbaharda ağaçların tomurcuklandığı ve çiçek açtığı dönemde meydana gelmiştir. Bu dönemde yaşanan sıcaklık düşüşü, doğrudan çiçek dökümüne ve meyve tutumunun engellenmesine yol açmıştır.

Ziraat Mühendisleri Odası ve akademik çevreler şu önlemleri önermektedir:

  • Budama: Ağaçların yeniden canlanması için hasar gören dalların temizlenmesi.

  • Gübreleme: Ağaçların bağışıklık sistemini güçlendirmek amacıyla dengeli besleme.

  • Sulama: Özellikle hasar sonrası dönemde kontrollü su yönetimi.

  • Zararlılarla Mücadele: Don nedeniyle zayıflayan ağaçlar, hastalıklara daha açıktır.

  • Erken Uyarı Sistemleri ve Don Pervaneleri gibi modern teknik uygulamalar.

  • Örtü Altı Meyvecilik: Riskli bölgelerde açık üretimin kademeli olarak kapalı sistemlere alınması.


Ekonomik Yansımalar ve Çiftçi Borçluluğu

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) verilerine göre:

  • Çiftçilerin ortalama bireysel kredi borcu 986 bin liraya ulaşmış,

  • Takibe düşen tarımsal kredi miktarı ise 6 milyar lirayı geçmiştir.

Bu durum, küçük ve orta ölçekli üreticilerin zararlarını telafi etmesini zorlaştırmakta; üretimden kopma riski doğurmaktadır. Bu nedenle, faizlerin ertelenmesi, kredi borçlarının yapılandırılması ve özel destek paketlerinin hazırlanması gerekmektedir.

2024 yılındaki zirai don felaketi, Türkiye tarımının iklim değişikliğine ne kadar açık ve savunmasız olduğunu bir kez daha göstermiştir. Tarımsal üretimin sürdürülebilirliği için:

  • İklim risklerine karşı teknik ve finansal adaptasyon mekanizmaları kurulmalı,

  • Tarım sigortaları daha kapsayıcı hâle getirilmeli,

  • Bilimsel yöntemlerle erken uyarı sistemleri yaygınlaştırılmalı,

  • Üreticiye doğrudan gelir desteği ve yeniden üretim için hibe politikaları uygulanmalıdır.

Bu önlemler alınmadığı takdirde, hem iç piyasada gıda fiyatlarının artması hem de ihracat gelirlerinde azalma kaçınılmaz olacaktır.

www.tarimdasondakika.com