TÜİK’in 2025 Tahminleri Gıda Güvenliği İçin Alarm Veriyor

Türkiye, 2025’e iklim koşullarının ağır bedeliyle girdi. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) açıkladığı ilk bitkisel üretim tahminlerine göre, ülke genelinde yaşanan zirai don başta olmak üzere olumsuz iklim koşulları, tarımda 12 milyon tonluk üretim kaybına neden oldu.

Tahıllarda %5,3, sebzelerde %1,7, meyvelerde ise %24,4 oranında düşüş yaşanacağı öngörülüyor. Böylece 2024’te yaklaşık 137 milyon ton olan toplam bitkisel üretimin, 2025’te 125,8 milyon tona gerilemesi bekleniyor.


En Büyük Darbe Meyveciliğe

Meyve üretiminde yaşanan dramatik düşüş, özellikle yaş meyve-içecek ve baharat sektörlerini vuracak. Elmada %38,7, şeftalide %32,1, nektarinde %35,5 ve kirazda %55,7’ye varan rekolte kayıpları öngörülüyor. Bu ürünlerdeki düşüş, ihracatçılar için hem pazar hem gelir hem de prestij kaybı anlamına geliyor.

Türkiye, ürettiği 58 milyon tonluk yaş sebze-meyvenin yaklaşık %10’unu ihraç ediyor. 12 milyon tonluk toplam kaybın ihracata yansımasının doğrudan 1 milyar doları bulabileceği belirtiliyor.


Alt Sektörler Zincirleme Etkilendi

Üretimdeki daralma, sadece çiftçileri değil; lojistik, ambalaj, nakliye, tarımsal sanayi, gübre ve sulama gibi onlarca alt sektörü de doğrudan etkiliyor. Salça üretimi, baklava imalatı ve kuruyemiş sanayi gibi gıda endüstrileri, yükselen fiyatlarla karşı karşıya.

Antep fıstığında %54,6’lık kayıp, fındıktaki azalmayla birleşince yerli hammadde yerine ithal ürüne yönelim artacak. Bu durum, tüketici fiyatlarına zam olarak yansıyacak. Sektör temsilcileri, özellikle baklava gibi geleneksel ürünlerde maliyet artışlarına dikkat çekiyor.


İhracatçılar İkiye Bölündü

Sektör ihracatçıları ise ikiye bölünmüş durumda. Bir kesim, “siparişler azaldı, finansmana erişim zor, ihracatta rekabet gücümüz düşüyor” diyerek alarm verirken; diğer kesim, “bu yıl operasyonel dayanıklılıkla atlatılabilir” görüşünü dile getiriyor.

Vestel gibi büyük oyuncuların dahi zorluk yaşadığı bir ortamda, küçük ve orta ölçekli ihracatçının ayakta kalması için finansal destek çağrıları artıyor.


Çiftçi Yalnız mı?

Tarım sigortaları ve kamu bankaları üreticinin yanında olmaya çalışsa da, asıl sınavı Tarım ve Orman Bakanlığı veriyor. Çiftçinin kayıplarının maddi olduğu kadar manevi olduğu da vurgulanıyor. Alberta Üniversitesi’nin araştırmasına göre, iklim stresi ve sosyal izolasyon çiftçilerde yüksek oranda travmaya ve hatta intiharlara neden olabiliyor.

İpsala Ovası’nda Çeltik Ekimi Tamamlandı İpsala Ovası’nda Çeltik Ekimi Tamamlandı

Peki Ya Tahıllar Etkilenseydi?

Uzmanlar, zirai don etkisinin tahılları da kapsamış olması halinde, Türkiye'nin gıda güvenliğinde çok daha büyük sorunlarla karşılaşabileceğini ifade ediyor. Stratejik ürünlerde yaşanacak kayıplar, yalnızca ekonomik değil, siyasi ve toplumsal etkiler de doğurabilir.


“Tüketici Değil Türetici” Dönemi

Bilgi Üniversitesi’nin “Bilgi Hasadı” programında vurgulanan “türetici” kavramı ise krize karşı toplumsal bilincin önemini gösteriyor. Etik sorumluluk taşıyan tüketiciler, üretim süreçlerine katkı sağlayarak yeni bir değer zinciri oluşturabilir.


Editoryal Değerlendirme

İklim kriziyle birlikte artık tarım, sadece üretim değil; aynı zamanda güvenlik, ekonomi ve toplumsal direnç meselesi. Türkiye, 2025’teki kayıpla birlikte tarım politikalarını yeniden düşünmek, üreticiyi korumak ve ihracat dengesini yeniden kurmak zorunda. 12 milyon tonluk kaybın yükünü sadece çiftçiye ve ihracatçıya yıkmak yerine, kolektif bir tarım seferberliği başlatmak gerekiyor.

www.tarimdasondakika.com