Türkiye’de aktarlar, Osmanlı’dan beri var olan her semtte bulunan geleneksel şifacılar gibidir.

Ülkemizde Osmanlı’dan buyana İnsanlar hastalık için ilk önce hekime değil, aktara danışma geleneğine sahiptir , ana baba alışkanlığı olarak bir çok kişi soğuk algınlığı, vb gibi nedenlerle önce aktarlara gider .

Son zamanlarda sosyal medyanın yaygın kullanılmasıyla ülkenin herhangi bir köşesinde tesadüfen de olsa işe yarayan bir bitki bir terkip hemen paylaşılarak yayılıyor ve insanlar aktarların yolunu tutuyor.

Tedavide kullanılan bitkilere olan talebin artmasıyla birlikte tıbbi ve aromatik bitkileri satan dükkanların sayısı artıyor.

İnsanlar genellikle doktora gidiyor ama modern ilaçlardan fayda göremezlerse Aktarlara başvuruyor.

Hastalıklara doğadan elde edilen bitkilerle şifa bulmak isteyen İnsanlar , tesadüfen yada merak sonucu denenmiş yan etkileri az , şifası görülen belli bitiklerden hazırlanan doğal ilaçları binlerce yıldır kullanmaktalar.

Ülkelere göre değişen botanik bilgisi fitoterapi ;

Tıbbi ve aromatik bitkilerle ilgili ilk kaynaklar Çinliler tarafından M.Ö. 3000 li yıllarda yazılmış , Ülkemizde bu bitkilere dair en eski kaynaklar ; Büyük Türk-İslam bilgini İbni Sina 11.yy da ‘Kanun’ adlı 5 ciltlik eserinin 2. cildinde bahsetmiştir.

Büyük bir botanik bilgini olan Ziyaeddin ibni el Baytar (1197-1248) Anadolu ve Güney Avrupa’yı gezdikten sonra yazdığı Müfredatı İbni Baytar Fit-tıp’ adlı eserinde yakın doğudaki tıbbi bitkiler hakkında çok değerli bilgiler vermiştir.

Daha sonraki yıllarda İbni Sina’nın eserlerelerİ Avrupa’da Tıp eğitiminde uzun yıllar kaynak olarak kullanılmıştır.

Ülkemiz florasını araştıran botanikçiler, yaklaşık 10.000’in üzerinde bitki türünün Türkiye florasında bulunduğunu, bu türlerin yaklaşık 1/3’nin endemik yani sadece belli bir yerde bulunan bitki türü olduğunu bunların 1000 kadarını da tıbbi ve aromatik bitkilerin oluşturduğu araştırmacılar tarafından belirlenmiş.

Ülkemizde son yıllarda bu bitkilerin tarımının yapılmaya başlanmış iç ve dış pazarlara dağıtılarak ülke ekonomisine katkı sağlanmaktadır.

Bu makaleyi hazırlamamın sebebi Ülkemizde usta çırak ilişkisi ile yetişen alaylı tabir edilen uzmanların Tabiri caizse bitkilerle konuşan adamların yaşlanması ve onlardan yeterince faydalanılmadığı düşüncesidir.

Hemşerim merhum Muzaffer Sarısözen in Anadolu’yu gezerek Türkü toplaması gibi, bazı gönüllü doktorlar azda olsa Anadolu’yu dolaşarak bu alaylı bitki uzmanları ile irtibat kurup onların terkiplerini bilgilerini kitaplarına alarak halka literatüre kazandırmaktadırlar ancak bu yeterli değildir.

Yıllarca kocakarı ilaçları denilerek kadim kültürden uzak kalınmış, bitkilerle belirli hastalıklara çare arayan insanlar pişman edilmiştir.

Neyse ki son çeyrekte Ülkemizde her alanda kadim kültürümüze sahip çıkılmaya başlanmasıyla, bu konuda gayretler olduğunu görmek sevindiricidir şöyle ki ;

Ülkemizde çeşitli Üniversitelerde 2 yıllıkta olsa Gıda, ilaç, kozmetik ve boya endüstrisinde ekonomik değeri olan Bitkilerin biyolojik, ekolojik, genetik ve sistematik özelliklerinin öğretilmesi , kültüre alınması, doğadan toplanması ve korunması, kimyasal içerikleri ve analiz yöntemleri, bunların temin edilmesi, üretimleri ve kalite kontrolleri, kullanım alanları ve etiği konusunda temel bilgi ve pratiğe sahip yardımcı personeli yetiştiren Tıbbi ve Aromatik Bitkiler Programları var .

Ancak bunun yeterli olduğu kanaatinde değilim çünkü an itibariyle “Bitkisel tedavi Fitoterapi” adıyla 4 yıllık bir bölüm yok…

Çin’de, Almanya’da vb ülkelerde olduğu gibi konun uzmanlarının yani bitkilerle konuşan adamların yıllarca yöre insanlarının bilip onlara koştuğu illerde Üniversitelerin ilgili bölüm yetkilileri bu meşhur Tıbbi bitki uzmanlarıyla çalışarak bu bitkilerin tanınması , kullandıkları bitki karışımlarının öğrenilmesi sağlanmalı ..

Yine bu bitkilerin uzmanlarca önerdikleri üretim teknikleri , saklanma koşulları da öğretilmelidir. Bu bilgiler onlarla yitip gitmemelidir.

Çünkü Halk nezdinde aktarlar, “alternatif değil, destekleyici sağlık danışmanı” gibi konumlanıyor.

Ülkemizin bu konudaki potansiyeli göz önüne alındığında Tıbbi ve Aromatik Bitkilerin çiftçilerimiz tarafından ekilmesi İç ve dış piyasalar satılması teşvik edilmeli ve Bitkilerle tedavi konusuna yeni bir hamle ile Uzman sayısı çoğaltılmalıdır.

Bu konuya daha fazla önem vermekle Hem ülke tarımını çeşitlendirerek ekonomiye katkıda bulunmuş olunur, hem de Halka daha faydalı bilgiler veren Aktarların yetişmesi sağlanır.

Sosyolog Ahmet MERMER