Rahmetli Özay Gönlüm’ün yüreklere dokunan sesiyle hayat bulan “Çöz de al da Mustafa Alim” türküsünü duymayanımız yoktur.

Ama bu türkünün ardındaki o içli, biraz da neşeli ama aslında çok derin anlamlar taşıyan hikâyeyi bilen pek azdır. Hikâye, köyün çobanı Mustafa Ali ile eşi Ayşe’nin yaşadıkları bir sitemin, bir sevdanın, bir eşitlik arzusunun türküsüdür.

Çoban Mustafa, koyunları güderken köyde düğün kurulmuş. Kadınlar gülüp oynamış. Tam Ayşe sıra almışken çalgıcılar durmuş. Gariban kadın mahzun kalmış. Akşam Mustafa Ali eve dönünce, Ayşe'nin sitemi can yakıcıdır:
"Ben çoban karısıysam, insan değil miyim Mustafa Alim?"

Mustafa Ali ertesi gün koyunları bırakır, “Gidin başkasını bulun, ben daha gütmem!” der. Köyün büyükleri ayağına kadar gelir, hatasını anlar, rica ederler. Mustafa Ali'nin şartı nettir:
“Şehirden on paça çalgıcı getirin, Ayşe’m için düğün kurun!”

Ayşe düğünde öyle oynar ki, akşam olur, Mustafa Ali eve gelir ama Ayşe yok. Hâlâ düğündedir.
“Gız Aaa’şeee! Yetiyesin gari oynadığın!”
Ama Ayşe dönmez. İp ile beline bağladığı anahtarını gösterir ve:
“Çöz de al da Mustafa Alim!” der.

Bu kıssadan alınacak çok hisse var aslında. Bu hikâye, sadece bir aşkın, bir sitemin değil; aynı zamanda toplumda değer görmeyen bir mesleğin, çobanlığın, nasıl itibar gördüğünde ne kadar kıymetli olabileceğinin de bir göstergesi.

Çobanlık Bir Meslekten Fazlası

Bugün Türkiye’de hayvancılığın en büyük sorunlarından biri çoban bulamamak. Köylüler, çiftlik sahipleri, hayvancılıkla uğraşan herkes aynı dertten muzdarip. Oysa çobanlık, tarih boyunca sadece bir geçim kaynağı değil, aynı zamanda bir peygamber mesleği olarak da bilinir.

Peygamber Efendimiz (sav) şöyle buyurur:

“Allah Teâlâ’nın gönderdiği her peygamber mutlaka koyun gütmüştür.”
(Buhârî, İcâre, 2)

Bir başka hadisinde ise:

“Mûsâ peygamber koyun güderdi. Dâvud peygamber koyun güderdi. Ben de Mekkelilerin koyunlarını güttüm.”
(İbn-i Sa’d, I, 126)

Çobanlık, kutsal ve saygı duyulması gereken bir meslek. Ama bugün gelinen noktada, gençler bu mesleğe ilgi göstermiyor, toplum ise gereken itibarı vermiyor.

Sonuç olarak ne oluyor? Yurt dışından çoban ithal etmek zorunda kalıyoruz.

Peki ne yapmalı?

Çobanlığın Geleceği İçin Somut Öneriler

  1. İhtiyaç Analizi: Tarım ve Orman Bakanlığı, hayvan popülasyonuna göre bölgesel çoban ihtiyacını belirlemeli.
  2. Eğitim ve Sertifika: Çobanlık için köylerde, kasabalarda eğitim programları ve kurslar açılmalı.
  3. Yerel İstihdam: Çobanlar, mümkünse kendi bölgelerinde çalıştırılmalı; başka yerden gelecek çobanlara da konut ve aile desteği sağlanmalı.
  4. Ücret Desteği: Çoban ücretinin üçte biri köylüden, geri kalanı devlet sübvansiyonuyla karşılanmalı.
  5. Vergi ve SGK Muafiyeti: Çobanların maaşı gelir vergisinden muaf tutulmalı, SGK primleri devlet tarafından ödenmeli.

Çobanlara ve Çobanlık mesleğine sahip çıkmak, hayvancılığımıza dolasıyla geleceğimize sahip çıkmaktır.

Sosyolog Ahmet MERMER