Yeryüzündeki ilk tarımsal üretim denemeleri MÖ 9.000 yılarına dayanmaktadır. İlk yaygın tarım uygulamalarının Dicle-Fırat havzasında başladığı düşünülmektedir.
1. Giriş
Tarım, insanlık tarihinin en eski uğraş alanlarından biri olarak M.Ö. 9.000’lere kadar uzanır. İlk tarımsal faaliyetlerin Dicle-Fırat havzasında başladığı düşünülmektedir. İnsanlığın yerleşik yaşama geçişiyle birlikte tarım, sadece bir üretim biçimi değil, aynı zamanda toplumları şekillendiren temel bir yapı taşı olmuştur. Bu süreçte yaşanan en önemli dönüşümlerden biri, tarımda makineleşmenin başlamasıdır.
2. Tarihsel Gelişim
Tarımdaki ilk önemli sıçrama noktası Sümerlilerin icat ettiği sabandır. M.Ö. 4.000’lerden itibaren saban ile birlikte hayvan gücü kullanılmaya başlanmış, Roma döneminde geliştirilen ağır pulluklarla toprak daha verimli işlenmiştir. Bu gelişmeler, verim artışına doğrudan katkı sağlamıştır.
-
ve 19. yüzyıllarda buhar gücüyle çalışan makinelerin geliştirilmesi, tarımda gerçek bir sanayi devrimini başlatmıştır. 1892’de ABD’de benzinle çalışan ilk traktörün üretilmesi, II. Dünya Savaşı sonrasında ise biçerdöver, tohum serpme ve hasat makineleri ile bu dönüşüm daha da hızlanmıştır.
3. Türkiye’de Tarımsal Mekanizasyonun Gelişimi
Cumhuriyet öncesinde tarım büyük ölçüde insan ve hayvan gücüne dayalıydı. Ancak 20. yüzyılın başlarında yaşanan insan gücü kaybını telafi etmek amacıyla ilk makineler Almanya’dan ithal edildi. 1924’te Tarım Bakanlığı 221 adet traktör ithal ederek üreticilere dağıttı.
1936 yılında ilk resmi traktör sayımı yapıldığında Türkiye’de sadece 1.308 traktör bulunmaktaydı. 1944 yılında kurulan Türkiye Zirai Donatım Kurumu (TZDK) ise mekanizasyon sürecine büyük katkı sağladı. Yerli üretim traktör "Başak" ve çeşitli tarım makineleri ile çiftçiler desteklendi. Ancak TZDK, 2003 yılında özelleştirildi.
1970'li yıllarda devlet destekli zirai kredi uygulamaları ile tarım makinesi satışı yaygınlaştı. Üniversite-sanayi iş birliğiyle makinelerin test edilmesi, kalite kontrolü ve yerli üretimin geliştirilmesine katkı sağladı. 1990’lardan itibaren ise fuar ziyaretleri ve uluslararası iş birlikleri sektöre ivme kazandırdı. 2000’li yıllardan sonra ihracatta yaşanan artış, teknolojik gelişmeleri beraberinde getirdi.
4. Ekonomik Etkiler
Tarımda makineleşme, iş gücü ihtiyacını azaltmış, verimliliği artırmış ve ülkenin dış ticaret dengesine olumlu katkılar sağlamıştır.
-
2001 yılında 56 milyon dolar olan tarım makinaları ihracatı,
-
2023 yılında 1,5 milyar doları aşmıştır.
Bu artış, mühendislik altyapısının gelişmesi, firmaların kurumsallaşması ve dünya pazarında rekabet gücünün yükselmesiyle mümkün olmuştur. Günümüzde Türkiye, neredeyse tüm tarımsal mekanizasyon araçlarını kendi üretmekte, pek çoğunu ihraç edebilmektedir.
5. Sosyolojik Etkiler
Makineleşme, kırsaldaki kol gücü ihtiyacını azaltarak 1970’lerden itibaren hız kazanan kırsal-kent göçünü etkileyen unsurlardan biri olmuştur. Ancak göçün tek nedeni bu değildir. Bugün, geleneksel yöntemlerle tarım yapmak neredeyse imkansız hale gelmiştir. Tarımsal üretimin sürdürülebilirliği için köylerin ve kırsal alanların dönüşmesi gereklidir.
Köylerin kalkınma kooperatiflerine dönüştürülmesi, tarım meslek liseleri ile köylünün eğitilmesi, sadece göçü durdurmakla kalmayıp tersine göçü de teşvik edebilir. Tarımda eğitimli ve teknolojiye hakim bir insan kaynağı, sürdürülebilirliğin anahtarıdır.
6. Stratejik Önemi
Ukrayna-Rusya savaşı sırasında dahi Ukrayna'nın tahıl ihracatını sürdürebilmesi, tarımın barışta da savaşta da vazgeçilmez bir sektör olduğunu bir kez daha ortaya koymuştur. Dünya nüfusunun artması, tarım ve hayvancılığın önemini daha da artırmaktadır.
Türkiye’nin coğrafi konumu ve iklim avantajı, onu bu sektörde daha güçlü bir oyuncu haline getirebilir. Bunun için:
-
Tarım makinaları üretimi teşvik edilmeli,
-
Üniversite-sanayi-köylü iş birliği güçlendirilmeli,
-
Robotik sistemler ile daha verimli ve az iş gücü gerektiren üretim modelleri geliştirilmelidir.
7. Sonuç
Tarım makinaları endüstrisi Türkiye’de umut vaat eden bir gelişme sürecindedir. Bu sürecin devamı için sanayiye, çiftçiye ve araştırma kurumlarına yönelik desteklerin artırılması önem arz etmektedir.
Tarım ve hayvancılık, insanlığın beslenme ihtiyacını karşılayan temel sektörlerdir. Bu sektörlere yönelik her yatırım, sadece ekonomik değil, aynı zamanda toplumsal refah için de büyük önem taşımaktadır.
Emeği geçen herkese teşekkür eder, sektörün gelişiminin artarak devam etmesini temenni ederim.
Ahmet MERMER